Kanser en basit hali ile, kontrolsüz hücre çoğalması olarak tarif edilebilir. Kontrolsüz çoğalan hücreler bulundukları organ veya dokuda hastalığa neden olurlar. Büyüme, çoğalma hücre içi ve hücreler arası bazı sinyallerle koordine edilir. Bu koordinasyon besin koordinasyonu için gerekli sinyallerle yakın ilişki içindedir. Obezite, besin fazlalığı durumu olarak, hücresel büyümeyi çeşitli yollarla aktive eder. Besin fazlalığı organizmada yağ olarak depolanır. Yağ dokusu, besin fazlalığı sinyalini kronik olarak iletir (leptin seviyesinde artış, adiponektin seviyelerinde azalma). Bu kronik aktivasyon, kronik enflamasyona neden olur ve sonuçta hücrelerin kansere dönüşüm riskini arttırır. Bunun dışında, obezite bazı steroid yapıda hormonların sentezine katkıda bulunarak; insülin metabolizması ve büyüme faktörleri üzerinden ve daha başka çok sayıda onkojenik sinyal yolunu aktive ederek tümör hücresinin oluşumuna katkıda bulunur. Temel patoloji artan yağ dokusuna bağlı olarak, vücutta meydana gelen kronik enflamasyon ve buna sekonder artmış kanser eğilimi gibi durmaktadır (1).
Uluslararası Kanser Araştırmaları Ajansı (IARC) tarafından hepatosellüler karsinom (karaciğer), ekzokrin pankreas, safra kesesi, kolanjiokarsinom(safra yolu), kolorektal, renal(böbrek), yemek borusu ve mide kardia adenokarsinomu, prostat, postmenopozal meme, endometriyum, yumurtalık, tiroid kanseri ve multipl miyelom kanserleri obezite ile ilişkili bulunmuştur. Çalışmalar, daha önce obezite ile ilişkili olmadığı varsayılan melanom ve cilt kanserlerinin obezite ile ilişkili olabileceğini göstermiştir (2). Obezite, kanser için değiştirilebilir bir risk faktörü olarak tütün kullanımından sonra ikinci sıradadır. Genç bireylerde artan obezite sıklığına paralel olarak ilerleyen yıllarda kanser görülme sıklığında artış beklenmektedir. Obezitenin tek başına tüm kanser nedenlerinin %20’sini oluşturduğu tahmin edilmektedir. Obezite erkeklerde kanser ölümlerinin %14’ünde ve kadınlarda kanser ölümlerinin %20’sine varan oranda bir neden olarak bulunmuştur (3,4). Vücut kitle indeksi 40’ın üzerinde olan kanser hastalarında, normal kilolu kanser hastalarına kıyasla daha yüksek kanser ölüm oranları tespit edilmiştir (erkeklerde %52 ve kadınlarda %62 daha yüksek). (5).
Kilo vermenin kanser riskini azalttığı bilinmektedir. Günümüzde obezitenin uzun süreli ve etkili tek tedavisi cerrahidir. Bariatrik cerrahinin obezite ile ilgili kanser riskinde azalmayla ilişkili olduğu gösterilmiştir (6). Bariatrik cerrahinin, obezite ile ilişkisi olmayan kanser riskini de azalttığına dair yayınlar vardır. Bariatrik cerrahi yapılmış obez bireylerin bariatrik cerrahi geçirmemiş obez hastalara kıyasla kansere yakalanma risklerinin %33 daha düşük olduğu bulunmuştur (7).
Yorum Yaz